Kim ne derse desin Cem YILMAZ bu ülkenin en iyi ‘stendapçı’larından biri ama bu rütbe bile onu anlatmaya yeterli değil bana göre; yıllardır ülkemizde güldürmediği insan yok ve yaptığı şovlar yeni bir taktikle ( bu taktik amerikada var aslında ) sinema salonlarında gösterilmeye başlandı ve ne kadar başarılı olduğu 1 hafta geçmesine rağmen dopdolu salonların olmasıyla anlaşılıyor!
Aslında; yaptığı iş neticesinde ortaya çıkan bu çalışma konusunda pek konuşmaya gerek yok: 100 TL ile en ön sıralarda izleyebileceğiniz bir insanı sinema kampanyalarının olduğu bir dönemde 5 tl ye bile izleme şansını elde etmek büyük bir şans aslına bakarsanız. Bir de; pek maliyeti olmayan bu çalışmanın sinemalarda bu şekilde yer alması sonucunda elde edeceği kazancı düşünmekte, biz türklere özgü bir şey olsa gerek!
Cem Yılmaz‘ı yıllardır izliyoruz; profesyonel çalışmalar ortaya çıkartıyor ama ben onun daha çok sinemaya yönelmesini ve yeni çalışmalar yapmasını istiyorum. Fakat bunu yaparken, gençliğe örnek olacak çalışmalar da yapmalı: yani sürekli küfürle nereye kadar? Biz Nasreddin Hoca’yı dinleyerek büyüdük aslında veya Temel fıkralarını dinleyerek güldük.. Onun milenyum karşılığı olabilir mi sizce? Ben öyle olmasını istiyorum: çünkü o aşamada artık cem yılmaz; herkes tarafından biliniyor ve seviniyor ve daha da cabası yaptığı işler hep takip ediliyor. Ön planda olmadan yaşadığı hayatı ise, ünlülere örnek olacak nitelikte… Eee o zaman geriye ne kaldı? İşte ben de bu kısmıyla ilgileniyorum: artık sinemaya yönelmeli ve daha yararlı işler yapmalı. Yine güldürmeli tabii ki; o bunun işi ama dediğim gibi artık güldürürken güzel, yararlı mesajlarda vermeli.
Bu gösterisini izlemeye gitmeden önce içimden hep ” artık sürekli küfür ederek güldürmesin n’olur ” diye geçirmiştim; sosyal konulara değinsin, mesela gençler hakkında konuşsun, güldürürken yol göstersin gibisinden… Ve öyle de oldu diyebilirim. Küfür yine vardı, sürekli cinsel konulardan espriler yaptı ama kadın – erkek ilişkilerine değinmesi ve erkeklerin nasıl hareket edebileceğini, kadınların ne kadar komik olabileceğini esprili dille başarılı bir şekilde anlattı diyebilirim. İlk bölüm çok eğlenceliydi, ikinci bölümün ilk başları durağan olsa da daha sonra sonucu gerçekten güzel bağlayıp bitiriyor.
Bu gösteride biz sinemada tamamını izlemedik; çoğu bölüm gösterilerden kesilmiş. O kısımlarda neler oldu bilmiyoruz tabii, onlar parasını verip girenlerin gördükleri extra anlar olarak kaldı.
Bu arada fundamental nedir diye düşünenler olabilir; açıklayayım: fundamental, bir basketbol terimi aslında. temel, ana anlamlarında kullanılır. Avrupalı basketbolcularda daha çok olduğu söylenir. Ayrıca bu kelimeden türeyen bir kelime daha var: fundamentalizm! Bu da köktendincilik demektir ve tutucu protestan hareketi olarak da nitelendirilebilir. Fakat cem yılmaz kanımca bu kelime ile bunları söylemek istememiştir. Fun ve Mental kelimelerinin afişlerde aynı renkte olup da kelimesinin farklı renkte olması bunu açıklar nitelikte; yani daha çok fun ( hayran ) ve mental kelimelerinin birleştirilmesinden oluşturulmuş bir kelime diye söyleyebiliriz.
Bu çalışmadan sonra cem yılmaz, bir kaç yıl sinema projeleriyle ve ailesiyle ilgileneceğini de açıkladı. Bunu da belirteyim. Ayrıca böyle bir çalışma konusunda sinekritik yazmak gerçekten değişik bir tecrübe oldu.
İyi seyirler, bol gülmeler..
