2003 yapımı olan bu film aslında edebiyat dünyasının ünlü karakterleri aynı filmde olursa ortaya nasıl bir film çıkar? sorusunun cevabını bulmak için çekilmiş adeta: Allan Quatermain, James Moriarty, Dorian Gray, Kaptan Nemo, Dr. Jekyll, Mr. Hyde, Tom Sawyer… Marvel’in son zamanlarda peşi sıra çektiği çizgi roman karakteri sinema uyarlamalarının bir ön hazırlığı sanki film. Yenilmezler filminin 2003 yılında çekilmiş, 1900 yılı versiyonu gibi. Görsel efektlerin zamane şartları değerlendirildiğinde ideal olduğu, aksiyon dolu ve sona doğru ‘saçmalama’ sorunsalı ile karşılaşan bir film, Muhteşem Kahramanlar…
Filmin konusuna değinmek gerekirse; Allan Quatermain, dünya çapında parmakla gösterilen macera tutkunlarından biridir: fakat son zamanlarda maceradan uzak durarak Kenya’da yaşamaktadır. Avrupa’da ise ülkeler neredeyse birbirleriyle savaşacaklardır: İngiltere Kraliçesi Allan’a özel bir görev verir. O zamana kadar saklanan, dünyanın hiç görmediği tüm süper kahramanların dahil olduğu birliğin başına geçmesini ister. Quatermain’in (Allan Quatermain karakterini, King Solomon’s Mines (Hz. Süleyman’ın Hazineleri) filmlerinden hatırlıyoruz. Afrika’nın vahşi ormanlarında hazine arayan bu beyaz adamı 1937 yılında Cedric Hardwicke, 1950 yılında Steward Granger, 1985’te ise Richard Chamberlain oynamıştı.) sıradışı birliğinde her biri kendine özgü güçleri ve yetenekleri ile öne çıkan Kaptan Nemo (Jules Verne’nin ünlü kaptanını bir hintliye oynatmak!), Dracula, Mina Harker, görünmez adam Rodney Skinner, Amerikan gizli servis ajanı Sawyer, Dorian Gray, Dr. Jekyll/Mr. Hyde ve birliğin esrarengiz üyesi M yer almaktadır. İnsanlığın umudu olabilecek tüm dünya liderlerinin bir araya gelerek oluşturacakları komisyonu sabote etmeyi planlayan maskeli Fantom’un planlarına engel olmak için zaman kaybetmeden Kaptan Nemo’nun olağan dışı denizaltısı Nautilus’a binerek savunma hattına, yani İtalya’nın Venedik kentine doğru yola çıkarlar. Birliğin dünyayı kurtarmak için yalnızca 90 saati vardır.
Karakterler, tanıdık simalar aslında kitap okuyucuları için; bunun yanında karakterleri izlerken aklınıza farklı süper kahramanlarda gelecektir. Mesela Hyde ile Hulk’u karşılaştıracak onlarca sinema izleyicisi olacaktır. Kaptan Nemo’nun denizaltısı bir kılıç gibi, zülfikar’a benzeten tek ben olamam herhalde! Kılıç ile beraber simayı bir arada düşününce, Nemo karakteri ile Doğulu bir kaptan imajı verilmeye çalışıldı mı bilmiyorum ama aklımdan geçmedi değil! Her üyenin rolünü başarıyla oynadığı aşikar: fakat Allan haricinde karakterleri tanıma adına senaryoya ekleme yapılmadığı görmek üzücü. Yine de kurgunun sürprizler içermesi, aksiyon dolu sahnelerin olması iyi: fakat özellikle Venedik sahneleri neredeyse fiyasko ile sonuçlanabilecek türden başarısız ve yersiz. Hyde’nin son bölümlerdeki rakibinin aşırı kötü CGI tekniği ile Hulk ve Hellboy karışımı yapısı, günümüzde bilim kurgu efektlerinin ne kadar başarılı olduğunu ve geliştiğini gösterir nitelikte. Muhteşem Kahramanlar filminin en tecrübe ismi olan eski 007 ajanı sean connery’nin çok başarılı olamadığını, Doktor, vampir ve dracula karakterlerinin daha iyi bir oyunculuk ile perdeye yansıdığını da söylemek gerek… Bu arada son sahnelerden birinde profesör Moriarty’nin ‘öldüğü’ iddaa edilen replik ile aklınıza Sherlock Holmes’in 2 filmindeki ünlü düşüş sahnesi gelebilir, dikkat!
Son dönem süper kahraman filmleriyle boy ölçüşecek havada olmasa da dönem açısından değerlendirildiğinde başarılı bir yapım The League of Extraordinary Gentlemen: aslında devamı da çekilebilirdi. Bu sevilen karakterlerin bir filmde bir araya gelmeleri güzel: ama daha net ve sağlam bir vurgu ile tanıtılabilir, kurguya güzelce serpiştirilebilirlerdi. Fakat süprizlere odaklanıp, görsel efektler ile kotarmaya çalıştılar sanırım: yine de bilim kurgu sevenlerin film kıtlığı çektiği anlarda izleyebileceği bir film.
iyi seyirler.