Kod Adı K.O.Z, ülke gündemini uzun bir süre meşgul eden 17 ve 25 Aralık operasyonları sonrası konuşulan ve merakla beklenen bir yapım olmuştu. Beklenti bu kadar yüksek olunca ortaya güzel bir şeyler çıkması da güzel olurdu. Ne yazık ki öyle olmadı: siyasi propaganda filmi çekerken aşırı “taraflı” bir yapım ortaya çıkmış. Bu filmde olanları zaten kendi siyasi ideolojisinden olan herkes biliyordu fakat kendi gibi düşünmeyen veya ortada kalanlara konuyu anlatmak isterken bu kadar taraflı hareket etmek yanlış bir tercih oldu bana göre. Film için casusluk, polisiye gibi sinema türleri yazılmış ama sadece propaganda yazılsaydı yeterli olurdu! Filmin oyuncu kadrosunda Turgay Tanülk, Tolga Karel, Orhan Kılıç, Hakan Ural, Yılmaz Gruda gibi isimler yer alıyor.
Kod Adı K.o.z hakkında dönen reklamlarda yargı ve polis teşkilatındaki yapılanma; MİT Müsteşarının ifadeye çağrıldığı gece; Gezi olayları; 17 Aralık döneminde MİT tırlarına yapılan operasyonlar; 17 ve 25 Aralık operasyonlarıyla birlikte neyin hedeflendiği; savcı ve hâkimlerin imza attığı hukuk cinayetleri başta olmak üzere pek çok konu başlığı yer alacak deniyordu. Fakat filmde bu tam olarak öyle olmadı; yani 17.25 Aralık operasyonunu izlemiyoruz filmde; film daha çok IMF’ye olan borç ödendikten sonra özellikle İstanbul Borsasını ele geçirmeye çalışan, bununla birlikte halkı kışkırtarak hem siyasi yıpranmaya hem de ekonomik sıkıntıya sokmaya çalışan, askeri darbelere karşı yapılan operasyonun giderek bir örgütün devlet içine sızma çabalarının ortaya konulduğu yani kısaca 17 – 25 Aralık operasyonlarının hazırlık aşamasını gösteren bir yapım olarak karşımıza çıkmış.
Filmdeki kişiler ve kuruluşların hayal ürünü olduğu iddiası tabii ki komik kaçıyor; film boyunca Gezi’den tutun da, Muhsin Yazıcıoğlu suikastine kadar her suç cemaat yani paralel yapıya yükleniyor. Burada ortaya çıkan şey şu: propaganda filmi çekme konusunda başarılı olmayan bir ekip tarafından film yapılmış. Yani şöyle ki: Propaganda filmleri, kolay kolay farkedilmez ki… Şu ana kadar hollywood’da çekilmiş bütün CIA ve FBI olan filmlerin neredeyse hepsi propaganda filmidir mesela.. Nasıl olur deme, her filmde CIA suçluları yakalayıp adalete teslim ediyor. Yani alttan alttan bize diyor ki:”ABD yenilmez güçtür, her kim olursan ol bizim istihbaharat teşkılatımız (CIA) sizi bulur ve gerekeni yapar.” Ya da Er Ryan filminde ABD askerleri tek bir er için operasyon düzenliyordu, buradaki ”ABD gerekirse tek bir askeri için her şeyi yapar ve siz yine yenilen taraf olursunuz.” mesajını algılamak çok mu zor? Fakat Kod Adı K.O.Z filminde her şey ayan beyan anlatılmaya çalışılmış. Tamam bir çok konu “olduğu gibi” aktarılmış ama bu filmi izleyen muhalif bir kişi için değişen bir şey olmaz. İzleyicinin bilinç altına hitap edemeyen bir yapım olmuş yani. Bunun yanında senaryonun başarısızlığı da bir çok şeyi muallakta bırakmış.
Ülkemizde paralel yapılanmanın olduğu konusu tartışmasız: bu filmi beğenip beğenmememiz konusunu değiştiremez. Böyle bir film çekmek yerine belgesel çekseydiler daha iyi olabilirdi belki de… Bu arada filmin dünyanın en büyük sinema sitesi olan International Movie Data Base (IMDB) sitesinde gelmiş geçmiş en kötü filmler listesinde ilk sıralarda olduğunu da ekleyelim. Burada filme karşı “organize bir çalışma” yapıldığını da söylemek gerek.
Velhasıl…
Senaryo çok basit ve sıradan, olayları işleyiş hatalı, propaganda yapılamamış, ulaşılması gereken kişilere ulaşılamamış bir yapım ortaya çıkmış. Zaten bu yüzden sinemada yayınlandığı gibi unutuldu, reklamı dönmemeye başladı. Fakat bütün bu olumsuzluklar, paralel yapı gerçeğini gözlerden kaçırmamalı. Böyle bir yapılanma var ve filmin içeriğinde de bir çok gerçek anlatılmaya çalışıldı.