Filistin Cephesinde Nili Casusları
  1. Anasayfa
  2. Kitap İncelemesi

Filistin Cephesinde Nili Casusları

0

Filistin Cephesinde Nili Casusları adlı kitap, Prof. Dr. Celil Bozkurt tarafından yayına hazırlanan, Kurtuluş Savaşı’mızda başarıları ile “Milis General” diye ünlenen Cevat Rifat Bey’in günlükleri üzerinden kaleme alınan bir eser. “Yüzbaşı Cevat Rifat Bey’in Günlüklerinde” üst başlığı ile Altınordu Yayınları tarafından okuyucuyla buluşturulan eserin elimde 2024 Şubat tarihli 2. baskısı yer alıyordu (ilk baskısının tarihi verilmemişti). “… Marmara Üniversitesi Cumhuriyet Tarihi Bilim Dalı’nda ‘Eserleri ve Fikirleri ile Cevat Rifat Atilhan’ adlı teziyle doktorasını tamamladı.” (s. biyografi) cümlesinden anlaşılacağı üzere Cevat Rifat Atilhan hakkında akademik camiada alanında başarılı bir akademisyen tarafından yayımlanan eser, içerisinde önemli bilgiler içeriyordu.

Kitabı okumaya başlamadan önce, tarih kitaplarında daha önce adını duymadığım Cevat Rifat Bey hakkında sadece Wikipedia maddesini okudum. Yahudiler tarafından “Türkiye’nin Hitler’i” olarak nitelendirildiğini öğrendiğim Cevat Rifat Bey’in bu ismi almasında elimdeki kitapta yazdığı üzere “Yahudi casusluğunu Türk kamuoyunun gündemine taşıdı. Hatıralar, ilk kez İzmir’de yayımlanan Anadolu gazetesinde ‘Harb-i Umumide Sina Cephesi’nde Yahudi Casuslar’ adıyla 37 bölüm halinde tefrika edildi.” (s. 10) şeklindeki bilginin katkısı (!) olduğunu düşünüyorum.

Cevat Rifat Bey kimdir?

Yine kitapta yer alan “Cevat Rifat Beyin Yahudi aleyhtarı bir yaşam sürmesinde şüphesiz ki Filistin Cephesi’nde şahidi olduğu Yahudi casusluğunun büyük bir etkisi oldu.” (s. 10) cümlesi de neden Yahudi karşıtı olduğunu bağırıyordu. Zaten eseri yayına hazırlayan hocamızın sözleri olan “Muhalif kesimler de Cevat Rifat Beyin Hitler propagandası yaptığını ileri sürerek kendisini ‘ırkçı’, ‘faşist’ gibi bildik suçlamalarla küçültmeye çalışıyordu.” (s. 11) ifadesiyle kendisine yapılan yakıştırmalara bakış açısını da görmüş oluyoruz.

Araştırmam sonucunda Cevat Rifat Bey’in, yaptığı çalışmalarda Yahudi karşıtlığını belirten düşüncelerini paylaştığını öğreniyorum; “Cevat Rifat Bey, Yahudi casusluğunu Suzi Liberman ve Musa Dağı adlı kitaplarında da işlemiştir.” (s. 10) cümlesinden de bunu anlıyoruz. Ayrıca yazdıklarının “Cevat Rifat Beyin hatıraları, Avrupa’da İngilizce, Almanca, Fransızca, Macarca ve Fince’ye tercüme edildi. Özellikle Almanya’da Naziler tarafından sahiplenen hatıralar, 100 bin adet basılarak Yahudi aleyhtarı propaganda da kullanıldı. Yabancı ülkelerde ilgiyle okunan hatıralar Türk kamuoyunda hak ettiği ilgiyi maalesef görmedi.” (s. 11) cümlesinden anlaşıldığı üzere birçok dile çevrildiğini görüyoruz. Yurt dışında gördüğü ilgiyi neden ülkemizde göremedi? Bu ayrı bir tartışma konusu…

Cevat Rifat Bey, ilginç bir kişilik. Gerçekten incelenmeye, araştırılmaya değer biri gibi… Çünkü ilginç bir hayat hikayesi var. Babası bir kaymakam… Annesi Erzurumlu, dedesi ise Macar Türkü bir paşa. İstanbul’da doğuyor.

Onu bu kadar değerli kılan ise “Cevat Rifat Bey, IV. Ordu’ya bağlı 8. Kolordu’nun istihbaratını idare ettiği sırada Yahudiler tarafından kurulan NİLİ adlı casusluk örgütünü ilk kez deşifre ederek örgütün çökertilmesini sağladı.” (s. 9) cümlesinden anlaşılacağı üzere, önemli bir casusluk örgütünü ortaya çıkarması ve casusları yakalatması olmuştur (fakat son tahlilde Filistin cephesinde kaybediyoruz). Ancak burada bilindik ezberlerden farklı bir bakış açısı ortaya konulmaya çalışılıyor diyebiliriz: “Yalnız Cevat Rifat Bey, mağlubiyetin nedeni olarak İngilizlerin devasa gücü ve Arap ihaneti gibi bildik iddiaların dışında farklı bir noktaya dikkat çekiyordu.” (s. 9). Yani, bu örgütün çalışmaları ve savaşa etkileri çok büyük.

Filistin Cephesinde Nili Casusları adlı kitabın bu ilk giriş kısımlarında Cevat Rifat Bey’in hayat hikayesini okurken, önemli noktalar göze çarpıyor. Bunlardan bir tanesi “İzmir’in Yunanlılar tarafından işgali üzerine Cemal Paşa tarafından özel bir görevle İstanbul’a gönderildi. Dolmabahçe Sarayı’nda Veliaht Albülmecid Efendi ile Yıldız Sarayı’nda padişah Vahdettin’le baş başa görüştü. İstanbul’daki faaliyetleri dikkat çeken Cevat Rifat Bey, Damat Ferit Paşa hükümetinin talimatıyla tutuklandı.” (s. 16) şeklindeki cümleydi. Bu görüşmeler neden yapıldı? neler konuşuldu? hakkında bir bilgi yok ancak sadece tutuklama sonrasında Cevat Rifat Bey’in idama mahkum edildiği ancak hükümet değişikliği ile kurtulduğunu öğreniyoruz. Yine de bunlar önemli gelişmeler ve akıllarda soru işaretleri oluşturuyor.

Yine Cevat Rifat Bey’in sadece Filistin Cephesi’nde değil, Anadolu’nun ve Ankara’nın savunulduğu Kurtuluş Savaşı sürecinde de önemli katkıları olduğunu “Zonguldak ve havzasını koruyan Cevat Rifat Bey, bölgeyi işgal eden Fransız kuvvetlerinin Bartın – Ereğli bölgesinden Ankara istikametine yaptıkları iki büyük sızma harekatını 15 Ekim 1920 ve 12 Ocak 1921 tarihli çarpışmalar ile durdurdu ve Fransızları Sapça geçicinden Karadeniz’e doğru sürmeyi başardı.” (s. 17) cümlesinden anlıyoruz.

Son tahlilde “Cevat Rifat Bey, geride oldukça parlak bir sicil bıraktığı askerlik mesleğini henüz yüzbaşı rütbesindeyken 17 Ekim 1341 tarihli emeklilik dilekçesiyle sonlandırdı.” (s. 17) ifadesiyle emekli olduğunu öğreniyoruz. Açık kaynakta yaptığım araştırmalarda askerlik sonrasında Hitler’in partisi tarafından Almanya’da misafir edildiğini, çeşitli konuşmalar yaptırıldığını, Necip Fazıl ile birlikte bir dönem hareket ettiğini, siyasete atıldığını ve parti kurduğunu, son olarak bir İslam teşkilatında görevlendirildiğini öğreniyorum.

Dedim ya…

Gerçekten araştırılması gereken, önemli bir isim. Kitapta hocamızın belirttiği “Cevat Rifat Beyin 1930’larda isimlerini verdiği casuslara Osmanlı ve Genelkurmay ATASE arşivlerinde rastlamak hayret vericiydi.” (s. 13) cümlesi bile anılarının ne kadar önemli olduğunun göstergesi. Hatta “Yahudi basını, İsrail tarihinin önemli figürleri olarak mitleştirdiği NİLİ ajanlarını ve İsrail’in kuruluşuna olan katkılarını bir gurur vesilesi olarak yazmaya başladı. Bunun bir nişanesi olarak Aaronsohn kardeşlerin Hayfa’da NİLİ örgütünü kurdukları ev günümüzde müze olarak İsrail halkının hizmetine sunuldu.” (s. 12) cümlesi bile NİLİ hakkında anlattıklarını doğrular nitelikte.

Filistin Cephesinde Nili Casusları adlı kitapta askerlik hayatından kısaca bahsediliyor. Eserin ayrıntılı bir içindekiler kısmı ve hem Cevat Rifat Bey’in hem de yayına hazırlayan hocamızın kısa bir biyografisi bizleri karşılıyor.

Filistin Cephesinde NİLİ Casusları Kitap İncelemesi

Gelelim Filistin Cephesinde NİLİ casusları adlı kitabın asıl konusuna… NİLİ neydi? “Nili’nin faaliyetleri Osmanlı Devleti’nin kaderini belirleyen Suriye – Filistin Cephesi’nin seyrini değiştirdi. NİLİ, Yahudi botanik uzmanı Aaron Aaronsohn tarafından 1915 yılında Hayfa’nın Zimmarin (Zicron Yakov) köyünde kuruldu. Örgütün adı, ajanlarının kendi aralarında kullandığı ‘İsrail’in sonsuzluğu yalan olmayacak’ anlamına gelen İbranice ‘Netzach Israel Lo Ishakare’ parolasının kısaltması olan NİLİ’den gelmektedir.” (s. 21) cümlesi bize örgütün adının nereden geldiğini ve kurucunun kim olduğunu gösteriyor. “Örgüt, üst düzey 23 üyeye ve yaşları 24 ile 17 arasında değişen onlarca gence sahipti. Kısa sürede büyüyen örgüt sayıları binleri bulan geniş bir casus ağına sahip oldu.” (s. 22) cümlesinden de casus ağının kısa zamanda oldukça büyüdüğünü belirtiyor.

Bu Yahudi casusluk örgütünün cephede İngilizlere çok büyük faydalar sağladığını “İngiliz Savaş Ofisi’nden General Macdonough, Alleby’in Filistin zaferinde NİLİ’nin verdiği bilgilere çok güvendiğini ve savaş stratejisini bunlara göre belirlediğini belirtmiştir.” (s. 28) cümlesinden anlıyoruz. Fakat bu örgütün günümüz istihbarat örgütleri olan ilişkileri üzerinde durulmadı. 3 yıllık ömre sahip olan örgütün kısa zamanda bu kadar başarılı işler yapması ise, düşündürücü. Bu tabii ki tarihin değil istihbarat ile ilgilenenlerin yorumlaması gereken bir konu.

NİLİ örgütü deşifre edildikten sonra sorgulamalar sonucunda tespit edilen isimler hemen yakalanarak cezaları verildi: “Örgütün lider kadrosunda Naaman Belkind ve Yosef Lishansky, Şam Divan-ı Harbisinin kararı gereği asılarak idam edilmiştir. … Ayrıca cephe divan-ı harplari de Salt ve Gazze gerisinde yakalanan çok sayıda casusu kurşuna dizerek infaz etmiştir. Cevat Rifat Beyin ifadesine göre ‘Eğer her günahkarı yakalamak icap etseydi, bütün Filistin köylerini baştan başa ateşe vermek lazım geliyordu. Bu sebeple ancak bunlardan en azılı elebaşlarının cezalandırılması’ yoluna gidilmişti. … Siyonizm’le ilişkisi bulunan bazı şahıslar, Anadolu’da Konya ve Eskişehir gibi şehirlere sürgüne gönderilmiştir.” (s. 27).

Buradan anlaşılan şu ki: sorgulama sonucunda çok fazla isim tespit edildi, bunlardan sadece azılı olanlar idam edildi. Bu sorgulamalar sırasında kullanılan ve “Suggestion ve Hypnotisme yoluyla casus söyletmek usulü belki de ilk defa Şam’da 8. Kolordu Karagahı’nda tecrübe edilecekti.” (s. 69) cümlesinde geçen terimlerin ne olduğunu araştırdım ancak Türkçe kaynak bulamadım. Bunlar sanırım sorguya çekilen kişiyi konuşturmak için kullanılan ilaç veya konuşturma yöntemlerine verilen isimlerdi ve Osmanlı döneminde de kullanılmıştı. Fakat kitapta yazdığı üzere sadece bir kişide kısmen başarılı olmuştu.

Filistin Cephesinde Nili Casusları adlı kitap hakkında ufak bir yorum.

Filistin Cephesinde Nili Casusları adlı kitapta yazılanlar Cevat Rifat Bey’in günlüklerinden alınma olduğundan, bazı kısımların öznel ifadeler içerdiğini bazı kısımlarının da kendi iç dünyasını yansıtan şekilde aktarıldığını görüyoruz. Bunlardan bir tanesi: “Filistin’in hayat fışkıran zengin bölgelerinde yıllardır himayemizde adalet, emniyet ve hürriyet içinde layık olduklarından çok daha fazla bir refaha erişmiş bulunan Yahudiler, bize bugün niçin küskündü? … Yahut renginde Türk kanıyla sulanmış bu topraklarda vatanı uğrunda hiçbir fedakarlıkta bulunmayan cennet hayatı süren bu kavme acaba ne yapmıştık?” (s. 38) cümlesinde yüzbaşımız Yahudilerin neden bu kadar hıyanet içerisinde olduğunu sorguluyordu. Haksız da sayılmazdı…

Cevat Bey’in bir başka anısında ise İngiliz bir subayın kullandığı “… Siz koynunuzda zehirli yılanlar besliyorsunuz’… Onların, bile bile zehirli kalmasına siz müsaade ediyorsunuz… Şu halde dunların ilk fırsatta sizi zehirleyecekleri gayet tabiidir. Daha uyanık olunuz!…” (s. 42) sözleri, gerçekten manalıydı. Bugün bile tekraren düşünülmesi ve ona göre hareket edilmesi gereken bir tespitti. Yine de yüzbaşımızın bir sorgu sırasında kullandığı “… siz esareti özlemişsiniz. Her yerde buna layık olduğunuzu ispat ediyorsunuz.” (s. 85) cümlesi tam yerli yerinde kullanılmış bir ifadeydi.

Filistin Cephesinde Nili Casusları adlı kitapta yer alan günlüklerde göze çarpan bir diğer konuda Matmazel Simon başlıklı kısımdı. Dönem askeri subaylarının gözdesi olan bu kadın ile olan ilişkiler, film gibiydi. Açıkçası bana çok gerçekçi gelmedi. Kitapta yazılanları okuduktan sonra aklıma gelen soruların cevaplarını bulamayacağımdan pek üstüne düşmek istemedim ama: gerçekten filmlerde olacak şekilde ilerledi. Sanki kitabın daha ilgi çekici hale gelmesi için eklenmiş bir kurgu figürdü. Öyle hissettim okurken… Yine de Cevat Rifat Bey’in bu kadına çok ilgi duyduğunu anlıyoruz: “Garip değil mi?.. Hala hislerim ona inanıyor. Onu seviyor. Fakat aklım ve mantığım şüpheden bir türlü uzaklaşamıyor!..” (s. 99).

Okuduklarımdan anladığım kadarıyla tüm oklar bu kadını ‘suçlu’ gösterse de nedense cezası sürgün oluyor ve “Divan-ı Harp, hakkınızda sürgün cezası verdi. Yarın sabah erkenden Konya’ya hareket edeceksiniz.” (s. 98) cümlesinden anlaşılacağı üzere Konya’ya sürgüne gönderiliyor. İşin ilginç kısmı ise şu: Konya’nın Valisi, Cevat Rifat Bey’in abisi! Aklıma “acaba savaştan sonra görüştüler mi? neden Konya?” gibi sorular gelse de dedim ya: bu Simon hikayesi bana çok gerçekçi gelmedi. Kaynaklarda ve belgelerde adı olsa da özellikle konuşmalar, diyaloglar vs. bana film gibi geldi.

Eserden öğrendiğimiz üzere tüm casuslar yakalanamıyor: bazıları kaçıyor veya bazı tespit edilen isimler o dönem itibariyle Osmanlı topraklarında olmayan, İngiliz himayesinde yaşayan isimler… Bunlar örgüt deşifre olduktan sonra gönüllü olarak bir araya gelip, tabur oluşturuyor ve savaşa bil fiil katılıyorlar. “Amerika’dan General Alleby’nin komutasında Türklere karşı savaşmak üzere 13 bin Ermeni gönüllünün Mısır’a geldiği …” (s. 112, Belge 12) cümlesinden de sadece Yahudiler değil, Ermenilerinde düşman saflarında olduğunu öğreniyoruz. Fakat Filistin Cephesi’nde “bizi arkamızdan Araplar vurdu” söyleminin tek başına yeterli olmadığını da görmüş oluyoruz.

Hatta “Bütün harp boyunca Beyrut ve Lübnan Müslümanlarından en ufak bir fenalık görmedik. Bilakis sadakat ve mertliklerini bizden esirgemediler. Buna mukabil bölgenin Hristiyanları ellerinden gelen her türlü hıyaneti yapmaktan hiçbir zaman çekinmemişlerdi.” (s. 91) sözlerinden hareketle sadece Yahudi ve Ermenilerin değil, Hristiyanlarında hıyanet içerisinde olduğunu Cevat Rifat Bey hatıralarında dile getiriyor. Bu ve buna benzer cümleler/tespitler/gerçekler, özellikle Filistin Cephesi konusunda günümüz ezberlerini daha sıkı ve orantılı bir şekilde değerlendirmemiz ve ona göre hareket etmemiz gerektiğini bize gösteriyor.

Filistin Cephesinde Nili Casusları adlı kitapta kaynak olarak gösterilen arşiv kayıtları, ilgili sayfanın dipnot kısmında da paylaşılmıştı. Kitabın sonunda yer alan belgeler kısmı resimliydi (siyah-beyaz), bazılarının kısa özeti yer alırken belge 14, 15 ve 16’nın ise resmi olmasa da tam çevirisi eklenmişti. Devamında kaynakça kısmı ile Cevat Rifat Bey’in birkaç siyah beyaz resminin yer aldığı albümde paylaşılmıştı.

Filistin Cephesinde NİLİ Casusları adlı kitapta ufak tefek imla/yazım hataları vardı, bunları: “yüksel” yerine “yüksel” olmalıydı (s. biyografi), “Bir” küçük harfle başlamalıydı (s. 16), “yapamlar” yerine “yapanlar” olacaktı (s. 25), “dunların” yerine “onların” olmalıydı (s. 42), “Şam’” yerine “Şam’a” olmalıydı (s. 69) şeklinde sıralayabiliriz. Bunun yanında bazı diyaloglarda tırnak işaretlerinden baştaki hep unutulmuştu (örneğin s. 41), birçok sayfada kelimeler birbirine yapışık şekilde yazılmıştı (örneğin s. 92), çoğu yerde paragraf boşlukları standart değildi, bazı sayfalarda kayma vardı, diyalog sonrası cümlelerin bir sonraki satırdan başlatılması da güzel bir görüntü oluşturmadı, bazı cümleler devrikti.

Eserde eski Türkçe kelimelerin anlamları direkt olarak ilgili kısımda parantez içinde verildi (örneğin fortrak’ta [raporda], s. 50 veya tevsi edildi [genişletildi], s. 51 gibi) ancak buna benzer eski Türkçe kelime sayısı da fazlaydı (örneğin mamafih, meyanında, s. 91 veya mufassal, salahiyetine, s. 92 gibi) ve tümü için benzer uygulama yapılmadı. Bu da bazen kelimenin anlamını sözlükten bakma gereği doğurdu: son iki paragrafta belirttiklerim okumanın akıcılığını azaltan sebeplerdi.

Sonuç olarak…

Cevat Rifat Bey’in ismini ilk defa bu eserle duyduğumu sanıyorum. Yaşadığı dönemde birçok eser kaleme alan, Filistin Cephesi ile Kurtuluş Savaşı döneminde oldukça başarılı işler yapan bu isimle yeni tanıştık diyebiliriz. Filistin Cephesi’nde yaşananlar hakkında verdiği malumatlar önemli: tabii, farklı kaynaklarla karşılaştırma yapılarak değerlendirilmesi daha doğru. Örgüt hakkında verdiği bilgiler ve yaptığı çalışmalar, arşiv kayıtları ve günümüzde ortaya çıkan diğer gelişmeler ile ispatlanan biri. Askerlik hayatı sonrasında günümüzde eleştirilebilecek isimlerle yan yana gelse de dediğim gibi: NİLİ casusluk örgütü özelinde değerlendirilmesi, konuşulması gereken önemli bir isim.

Bu arada: evet, komutanımızın ikinci adı Rifat. İ harfi ile yazılıyor. Arapça bir isim. Günümüzde Rıfat şeklinde kullanılıyor.

İyi okumalar.

Filistin Cephesinde NİLİ Casusları adlı kitapta altını çizdiğim diğer cümleler

“Savaş alanlarında gösterdiği kahramanlık ve saygın kişiliğinden dolayı 8. Kolordunun Harekat Şubesi Başkanlığına getirildi. Bu görevdeyken, 1915’de Yahudiler tarafından kurulan ve Filistin’de bağımsız bir İsrail devleti kurmayı hedefleyen Nili adlı casusluk teşkilatını deşifre etti.” (s. 16)

“… ne yazık ki, ebetten ezele kadar, hakiki hürriyet ve istiklal aşkından mahrum kalmağa mahkum olarak yaratılmış bu kavimler zaman zaman esarete susamakta ve asıllarına rücu etmek için ellerinden geleni yapmaktadırlar.” (s. 99)

  • 0
    alk_lad_m
    Alkışladım
  • 1
    sevdim
    Sevdim
  • 0
    e_lendim
    Eğlendim
  • 0
    _rendim
    İğrendim
  • 0
    be_endim
    Beğendim
  • 0
    be_enmedim
    Beğenmedim
Paylaş
İlginizi Çekebilir

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir