1. Anasayfa
  2. Sine Kritikler

The Notebook – Sinekritik


0

The notebook…
Filmin ilk başta sadece ismini görmüştüm; baya sitede de konuya girilmeden kesin izleyin denilen türden filmlerden biri idi. İsmini duyunca, hep bilgisayarla vakit geçirdiğimizden şimdi bir de filmini kim izler boş ver diyordum. Sonra peşi sıra gelen yorumlar, izleyecek filmlerin kalmaması, biraz zaman öldürme gibi sebepler araya girince; indirip izlemek istedim ve memnunum!

Filmin konusu aslında çok aşina olduğumuz bir konu. Birçok filmde hatta Yeşilçam filmlerinde bile bu konu işlenmiştir. Onun için konuyu ilk başta anlayınca, biraz moral düşüklüğü oldu ama oyuncuların performansı, özellikle kadın oyuncunun performansı gerçekten güzeldi. Birbirlerine uyumlu başrol oyuncuları seçilmişti, anne ve baba rollerinde oynayanlar ise gerçekten tam rolün adamı idiler J Tek üzüldüğüm taraf, söyleyeceğim J

Neyse, fazla gevezelik ettik. Film, 1900lu yılların ortalarında geçiyor, kostümler arabalar evler vs. her şey zamana uygun ve gerçekten çok güzel. Fakat anladım ki o zamanlar insanlar arabalarına kat be kat değer veriyorlar. Çünkü sokaktaki tüm arabalar gıcır, kıskandım valla J Yani o zaman arabaların arkasına sanırım “ beni yıka “ yazmıyordur J

Başroldeki kadın, çoğu kadının yaşadığı şeyleri yaşıyor aşk konusunda: neyi, kimi seveceğine kesin olarak kalben karar veremiyor; dili her nekadar birini tercih etse de. Film de zaten bu konu üzerinde işliyor. Güzel kızımız ilk başta, tatil için gittiği yerde bir çocuğa aşık oluyor ki başrol oyuncumuz da bu zaten. Onunla güzel vakit geçiren çiftler, zengin – fakir muhabbeti yüzünden aileleri tarafından zorla birbirlerinden koparılıyorlar. Buraya kadar her şey normal zaten, bu konu birçok filmde işlenmiş bir konu, asıl güzel olanı bundan sonrası. Tabii bunu da siz izleyinJ

Ufak bir ayrıntı daha, filmin güzelliği için, sürekli zaman içinde bir günümüze bir de geçmişe gidip geliniyor; bu da hoşuma gitti.

Filmden birkaç sahne:

Başrol oyuncumuz yakışıklı jön, kıza diyor ki : “ Sen ne istediğini bilmiyorsun, kararsızsın. “
Kötü kadın müzeyyen rolündeki anne, ilk defa doğru bir söz söylüyor kızına : “ Kızım, kalbinin sesini dinle. Nerede mutlu oluyorsan, oraya git. Kiminle olmak istediğini başkaları, kurallar ve yaşam standartları değil ; sen belirle… “

İyi seyirler..
not: filmi izlediğimde, TR de vizyona girdimi bilmiyorum ama türkçe bir isimle girmemişti daha… o yüzden türkçe ismini yazmadım, gerçi anladınız: not defteri.

beyazperde linki

  • 0
    alk_lad_m
    Alkışladım
  • 1
    sevdim
    Sevdim
  • 0
    e_lendim
    Eğlendim
  • 0
    _rendim
    İğrendim
  • 0
    be_endim
    Beğendim
  • 0
    be_enmedim
    Beğenmedim
Paylaş
İlginizi Çekebilir

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir