Kitap Yorum: Teşkilat Serisi

teskilat

teskilatKurtlar Vadisi Pusu’nun konsept danışmanı olarak sosyal medyada reklamı dönen Selman Kayabaşı’nın iddialı bir serisi var: Teşkilat! Teşkilat Serisi 4 kitaptan oluşuyor: seriye ismini veren Teşkilat, Muhafız, Hanedan ve Operasyon. Hepsi de bir çırpıda okunabilecek romanlar. Kaldı ki Selman Kayabaşı, Kurtlar Vadisi Pusu dizisine yaptığı danışmanlığın referansı ile bir çok online satış mağazasında kitaplarıyla ilk sırada olan bir isim. “2000 yıldır Türkleri yöneten bir güç var.” gibi iddialı bir cümlenin arkasını doldurmak adına ortaya belgeli, akıcı eserler sunmak zorundaydı ve bunu 4 kitabının hepsinde olmasa da kısmen başardı diyebilirim.

Seriyi okurken şaşırdığınız ve “acaba?” dediğiniz bölümler çoğunlukta: örneğin Rahip Barroso ve Aleksandır Litvinenko’nun Müslüman olma ihtimallerine göndermeler var. Bunun yanında Süleyman Demirel, Tansu Çiller gibi isimlerin hiç çekinilmeden yazılması da ilginç gelebilir, tabii ki “yazılması gereken isimlerin” yazılmayarak es geçilmesi de…

Seride yer alan kitaplarda ardı ardına komplolar anlatılsa da –ki sanki çoğu gerçek gibi geldi!- bazı hikâyeler beni, ecdadımın zekâsına tekrar hayran bıraktı: mesela Fatih Sultan Mehmed’in, daha gencecik çocukken İstanbul’u fethetmeyi dile getirmesi, çocukluk arkadaşı Sadık’ı Roma’ya “Hıristiyan biri” olarak göndermesi, Sadık’ın Kardinalliğe kadar yükselmesi bu büyük zekânın sadece yarını değil, yarınları da düşünüp hareket ettiğinin göstergesi adeta. Kaldı ki bazı tarihçiler eğer Fatih zehirlenmeyip Roma’ya sefer düzenleseydi, sonraki Papa’nın gerçekte Müslüman bir rahip olacağını, bu kişinin de Fatih’in çocukluk arkadaşı olacağını söyler ki: tarih eğer bu şekilde tecelli etseydi, acaba günümüz dünyası nasıl şekillenirdi diye insan düşünmüyor değil! Yazar belkide bu tarihi soru üzerinden hareketle kurguya güzel bir ekleme yapmış diyebilirim.

Seriyi okurken yazılanlara yazarın kendi ideolojik düşüncesinin ne kadar etki ettiğini de çözmeye çalıştım. Örneğin Eşref Kuşçubaşı’nın Abdülhamid’e en sert muhalefet yapan isim olması garibime gitti; tarihi açıdan bakarsak kurguya bu şekilde eklenilmesi yanlış bir tercih olabilir bana göre. Bunun yanında seri boyunca Eşref Paşa’nın iyi nitelendirilmesine rağmen, başrolde bir türlü oynatılmaması: bunun yerine “vatanını seven fakat yanlış yapan” biri gibi lanse edilmesi de ilginçtir. Hani “yazılı tarihe” göre Eşref Paşa neredeyse hain ilan edilmişken! Doğruya yakın bir tercih.

 

 

Teşkilat serisinin en iyi kitabı ve bence “okunası” kitabı herhalde ilk kitabı yani “Teşkilat” olsa gerek: seriyle aynı adı taşıyan kitapta Teşkilatın tarihinden kopmadan günümüzde yaşanan “kurgu” olayları takip ediyoruz. Eğer böyle bir kitap yazsaydım bende kurgu bir karakterin etrafında olayları kurgulardım. Fakat yazar geçmişe gidip kurguya Mustafa Kemal ve Enver Paşa gibi tarihi karakterleri de eklemeyi ihmal etmemiş: teşkilatın tarihi geçmişini de kitabında yansıtmak amaçlı böyle bir çaba ne kadar gerekliydi bilmiyorum. Bir de çok fazla “ekşin” olayların yer almaması kitabın eksik taraflarından biri. Hani bu kadar “komplo” içeren bir kitap da David Baldacci tarzında gelişen olaylar eklenebilirdi. Fakat yazar buna gerek görmemiş, daha çok istihbarat dünyası içerisinde yaşanan “çözümlemeleri” anlatarak sonuca ulaşmış diyebiliriz. Sungur Fırat karakterini diğer kitaplarda da görüyoruz, bunun yanında Mustafa Kemal ve Enver Paşa’da serinin kalan kitaplarında yerlerini alıyorlar.

Koskoca Osmanlı devleti dâhil birçok Türk devletinin kuruluş hikâyesine farklı bir bakış açısı getiren kitap, son dönem Kurtlar Vadisi ve Diriliş Ertuğrul filmlerinde sıklıkla gördüğümüz “Ak Sakallılar” benzeri bir yapılanmanın 2000 yıllık Türk tarihindeki etkilerini “kurgu” olarak okuyucuya aktarmayı tercih etmiş. Serinin kalan kitapları çok dağınık ve anlatmak istediğini bir türlü anlatamayan sözlerle dolu. Okudum evet, ama sadece “okudum”. Şüphe uyandırdı, acaba sorusunu aklıma getirdi ama bunun ötesinde bir şey yok. O yüzden seriyi bitirdikten sonra “keşke sadece teşkilat kitabını okusaydım” dedim içten içe…

Ortaya çıkardığı bu 4 eserle Türkiye’nin köklü bir devlet geleneği olduğu inancını insanlara aşılamaya çalışan Selman kayabaşı’nın teşkilat içindeki hücreler güvenilir isimlere devredilirken veya şifreli konuştuklarında kullandıkları “Çam da bizim kozalak da…” sözleri ile yazımı noktalayayım. Teşkilat serisinde Muhsin Yazıcıoğlu gibi önemli simaları, Mustafa Kemal, Enver Paşa gibi tarihi karakterleri, Türk’lerin Orta Asya’dan günümüze kadar süren devlet geleneğinde yaşananları biraz komplo, biraz kurgu, biraz gerçekler eşliğinde akıcı bir dille okuyacaksınız. Fakat eğer hala seriye başlamadıysanız, “Teşkilat” ve “Operasyon” kitaplarını okuyarak yetinebilirsiniz.

İyi okumalar.

 

Yazı gezinmesi

Mobil sürümden çık