Selam Olsun adlı kitap Dergah Yayınları tarafından okuyucuyla buluşturulan, Mustafa Kutlu Dizisi – 44 kodlamasıyla ilk baskısını 2021 yılında yapan, yazar Mustafa Kutlu tarafından kaleme alınan, yazarın çeşitli yazılarının bir araya gelmesiyle ortaya çıkan bir eserdir. Bu yazıyı hazırladığım sıralarda güvenilir kitap siteleri üzerinde yaklaşık 57 TL gibi bir fiyata satın alabileceğimiz eser 78 sayfalık boyutuyla dikkat çekiyor. Kapak tasarımının yine yazara ait olduğu kitabın elimde aynı yıl basılan 2. baskısı yer alıyor. “Derviş Yunus söyler sözü, Yaş doludur iki gözün, Bilmeyen ne bilsin bizi, Bilenlere selâm olsun” şeklinde Yunus Emre’nin yazmış olduğu bir dörtlükte biten şiiriyle başlayan eserde yazarın hayatında iz bırakan isimler hakkındaki görüşlerini okuyoruz.
Selam Olsun adlı kitabın içerisindeki içeriklerin alfabetik sırayla yapıldığını içindekiler kısmındaki notla öğreniyoruz (başlığa göre yani). Kitapta yer alan her konu başlığında en az bir siyah beyaz fotoğraf bizleri karşılıyor. Başlıkların çoğunda içerikte anlatılan isimlerin adları yer almazken Nurettin Albayrak veya D. Mehmet Doğan gibi direkt içerikte anlatılanın isminin yer aldığı başlıklı içerikler de yer alıyordu. Bazı yazılarında ise içerikte bahsedilen kişinin sadece adına yer verildiği görülüyordu; tam soy ismini ise yazının ilk yayınladığı başlığı ve yerinin yazı sonunda verilmesi sonucu öğreniyoruz. Yani her yazının altına yazıldığı tarih ve yer belirtilmiş (örneğin Yeni Şafak, 22 Mart 2017; D. Mehmet Doğan’a Armağan, 2018 gibi).
Selam Olsun Kitap İncelemesi
Selam Olsun adlı kitabında Mustafa Kutlu kendine ait olmayan bazı şiirleri de yazılarına eklemişti, bu şiirlerden bazılarının da ilk defa bu kitapta yayımlandığını öğreniyoruz. Kutlu’nun yazılarında anlattığı yazar arkadaşlarının bazılarının kitaplarının isimlerine de yer vermesi benim gibi dikkatli ve meraklı okuyucular için iyi oldu: belirtilen bu kitapları hemen alışveriş listeme ekledim. Yazarımız bu kitapları öven cümleler de kurdu, iyi bir tanıtım. Bu blog yazımı hazırlarken dinlememe sebep olan “Küstürdüm barışamam” gibi birçok türküye yazar, yazılarında atıf yapan cümlelere yer verdi. Bu türküyü aşağıya bırakıyorum:
Yazarın Selam Olsun adlı kitabında yayımlanan yazılar farklı tarihlerde kaleme alınsa da dediğim gibi alfabetik sırayla yazılmıştı: bazı yazılar 1975 yılında yazılmışken günümüze yakın yazılar da mevcuttu. Buna rağmen farklı yazılar – tarihlerde farklı olmasına rağmen – benzer cümleler ihtiva ediyordu: örneğin “Bakın Orhan Okay hocam ve Cahit Çollak için de hala yazamadım.” cümlesini en az iki kez farklı yazılarında kullanmıştı. Kitapta Rizeli olduğunu öğrendiğim hemşerilerimiz İsmail Kara ve Mustafa Kara için de peş peşe iki yazı yer alıyordu. Selam Olsun kitabında yer alan fotoğraflar içerisinde en etkileyici olanlardan biri İsmail Gürcan’a ait fotoğraftı: yazar fotoğraf üzerinden İsmail Usta dediği bu ismi tanıttı, fotoğraftan da uzun uzadıya bahsetti.
Mustafa Kutlu kitabının son içeriğinde hayatında önemli bir yere sahip olan Nurettin Topçu’ya yer vermişti. Eserde yer alan en uzun yazılarından birini de Topçu için yazdı. Yazar aslında kitabına konu olan arkadaşları/büyükleri hakkında ayrıntıya çok girmedi, her başlık birkaç sayfa içeriyordu. Bunun sebebini ise yazar “Sebep şudur: sevdiklerim ve kaybettiklerim için yazamıyorum. Hissiyatımı ile ortaya çıkan metin arasında kilometreler var.” (s. 30) sözleriyle açıklıyor, “Bu yazı karakter tahliline dönüyor ki, onu hiç istemem.” (s. 28) diyerek fazla ileri gitmek istemediğini belli ediyordu. Yazılarında yazar ayrıca “Gazzali diyor ki: ‘Mizaç değişmez, meğer ki kişi veli ola.” (s. 28) gibi özlü sözlere de yer veriyordu.
Yazarın bu kitabında, daha önce okuduğum “Ya Tahammül Ya Sefer” adlı kitabından esintiler görmek güzeldi: çok sevdiğim bu eserinin yazılma gerekçesini yazar Selam Olsun adlı kitabındaki yazısında “Ya tahammül ya sefer kitabımı (bizden önceki nesillerin, bizim ve bizden sonrakilerin hikayesidir) kendisine ithaf etmek istemiştim. Kabul etmedi.” (s. 43) sözleriyle ifade etmişti. Burada ithaf etmek istediği kişi ise kırk yıllık arkadaşım dediği Ezel Erverdi isimli yazardı. Böylelikle söz konusu kitap hakkında da bir ayrıntı öğrenmiş olduk: peki, neden ona ithaf etmişti? İşte onu bilemedik ama kabul etmediğini öğrenmiş olduk.
Selam olsun eski günleri yad etmek için anlamlı bir anı kitabı
Yazar, Selam Olsun adlı kitabında yer alan bir yazısında “Bir avuç genç idik. ‘Ya Tahammül Ya Sefer’ dedik yürüdük. Yaradandan yardım dileği dışında kimseye minnet etmedik. Ne devlete ne partiye ne sermayeye ne kimseye. Bağımsızdık.” (s. 27) ifadesine yer vermişti ki anladığım kadarıyla siyaset ile uğraşmamaları konusunda çok büyük öğütler almışlardı: ancak zamanla bu sözün tutulamadığını görüyoruz. Yazar “Bizim kuşak dağılmış” (s. 16) diyordu (her iki anlamda: hem ölüp gidenler var hem yoldan ayrılanlar var; kaldı ki “Ya Tahammül Ya Sefer” adlı kitabında da bunu anlatmıyor muydu?). Adeta akıl hocaları olan Nurettin Topçu’nun “sanatla uğraşacaksanız, siyasetle uğraşmayın” lafına uyanlar olduğu gibi uymayanlar olduğunu söylemek istemiş, uymayanları da bir nevi ifşa etmişti.

Yazar kendini “Kendime bir sıfat verecek olsam ‘uysal’ derim.” (s. 28) sözleriyle nitelendiriyordu. Yazılarında da bu uysallık çok net gözüküyordu: bunun yanında akıcı ve anlaşılır dili, bir çırpıda kitabı bitirmenize neden oluyor; eski dostlukların anlatıldığı eser sizlerin imrenmenize, “nerede o eski günler” demenize neden oluyordu. Kutlu’nun son baskısı yapılan tüm eserlerinde olduğu gibi boş ve turuncu bir arka kapak ile sona eren kitabı, kısa sürede okuyup bitirdim. Hala “Küstürdüm Barışamam” türküsü arka planda çalıyor, ben ise son sözlerimi hazırlıyorum. Türkünün, yazarın memleketi olan Erzincan yöresine ait olduğunu da öğrenmiş oldum.
Kısa metinler ve fotoğrafların yer aldığı eser, deneme türünde anı yüklü bir eser olarak dikkati çekiyor. Mustafa Kutlu’nun hayatında mihenk taşı olan olayların, anıların yer aldığı eserde yazarın dostlarından bahsediliyor. Dolu dolu yaşanmış bir ömrün kıp kısa özeti olabilecek eser dostlukların nasıl kurulduğunu, nasıl ilerlediğini ve nerelere gidebileceğini bizlere aktarıyor. Adeta bir dostluk ve yaşanmışlıklar kitabı olan Selam Olsun adlı kitap, yazarın kitaplarını severek okuyanların kütüphanesinde yerini almak için bekliyordu sanki… Okuduktan sonra ilk aklıma gelen ölümümden sonra arkamdan bu şekilde bahsedecek biri olur umarım oldu. Bu vesileyle kitapta anlatılan isimlerden ölenlere Allah’tan rahmet, kalanlara sağlıklı uzun ömürler diliyorum.
Selam Olsun adlı kitapta anlamını bilmediğim bazı kelimelerin anlamları:
Madik atmak ne demek: Argo bir deyim olarak nitelendirilir, dolap çevirmek veya hile yapmak anlamına gelir.
Marşandiz ne demek: Fransızca bir kelime ve yük treni anlamına gelir: “Kara pasaklı bir marşandiz değil, gıcır gıcır bir marşandiz… Kuyruğundaki kırmızı ışıklar bile bir başka türlü afili…” Kitapta marşandiz katarı şeklinde ifade mevcuttu.
Mükedder ne demek: Fransızca bir kelime ve kederli, kederli biçimde anlamına gelir: “Şimdi artık, meyus ve mükedder yaşayıp gidiyoruz.” Mükedder olmak ise kederlenmek anlamına gelir.
Tefekkür ne demek: Arapça bir kelime ve düşünme anlamına gelir: “Her şeyden evvel kendisinde tefekkürle hissin yüksek bir imtizacı fark ediliyordu.” Tefekkür dünyası, düşünce hayatı anlamına gelirken; tefekküre dalmak derin düşünmek, düşünceye dalmak anlamına, tefekkür etmek ise düşünmek anlamına gelir.
Revnak vermek/katmak ne demek: Hoşluk, güzellik, renklilik katmak anlamına gelir: “Sefiremizin tiyatrosever oluşu konuşmalara daha da revnak verdi.”
Müfrit ne demek: Arapça bir kelime ve aşırı anlamına gelir, sıfattır.
Bigünah ne demek: Farsça bir kelime ve günahsız anlamına gelir: “Bu arada ne olduysa zavallı ve bigünah Cevriye’ye olmuştu.”
❝ Bilmeyen ne bilsin bizi
Bilenlere selâm olsun. ❞
İyi okumalar…