Mutlu Olma Sanatı

Mutlu Olma Sanatı - Epikür

Mutlu Olma Sanatı adlı kitap Kapra Yayıncılık tarafından basımı yapılan, ünlü Yunan filozofu Epikür’e ait mektupların Türkçe çevirilerinin yer aldığı bir felsefi eseridir. Orijinal adının kitap açıklamalarında yazılmadığını gördüğüm eserin elimde 2021 Eylül ayına ait 1. baskısı yer almakta. Kapak fotoğrafında Joseph Anton Koch tarafından yağlı boya olarak yapılmış “Heroic Landscape With Rainbow” adlı tuvalin yer aldığı eser yaklaşık 104 sayfalık boyutta. Kitabın ilk sayfalarında felsefe tarihinin en etkili okullarından biri olan Epikürcülüğünün kurucusu Epikür (Epikuros diye bilinir ancak kısaca Epikür yazılır) hakkında fazla bilgi vermeden, sadece “Felsefenin merkezine ‘mutluluk’ kavramını yerleştirmiş ve hayatın esas amacının ‘mutluluğa ulaşmak’ ve ‘ruhsal sükûnet’ olduğunu ileri sürmüştür.” (s.3) denilerek kısa bir ayrıntı verilerek devam edilmiştir. Kitabı ben bu yazıyı hazırladığım zamanlarda kitap siteleri üzerinde 10 TL gibi bir ücrete satın alabiliyordunuz.

Epikür kitapta yazıldığı üzere “M.Ö. 341-270 yılları arasında yaşayan Epikür, Helenistik felsefenin en önemli isimleri arasındadır.” (s.3). Aristo’nun ölümünden sonra gelişen okullar arasında en önemlisi olan Epikürcü okul, Atina’da kurulmuştu. Epikür uzun bir süre etkili olmuş ve neredeyse 4. yüzyıla kadar onun kadar etkili olan bir filozof ortaya çıkmamıştır. Epikür’ün kurduğu ahlak felsefesinin ana düşüncesi mutluluktur. Bu kitapta da mutlu olmak için neler yapılması gerektiğini anlatmaya, örnekler ile belirtmeye çalışmış diyebiliriz. Dönemine göre iddialı cümleler var ya da biz o dönemin kıyısına bile yeni yaklaşıyoruz belki de…

Mutlu Olma Sanatı bizlere ne anlatıyor?

Mutlu Olma Sanatı adlı kitabın içindekiler kısmında Epikür’ün yazmış olduğu 3 mektuptan bahsedileceğini öğreniyoruz: Herodot’a Mektup (Normatif kısım); Epikürcü felsefenin epistemolojisini, Pythocles’e Mektup (Fiziksel kısım); Epikür’ün doğa üzerine düşüncelerini, Menoitios’a Mektup (Ahlaki kısım); Epikür’ün hayatın amacı hakkındaki görüşlerini bildirir. Bir de bu mektupların son kısmında farklı felsefik akımlar ile karşılaştırması da yapılmıştır. Kitaba adını veren “mutlu olma sanatı” kavramı ise daha çok Menoitios’a mektubunda (Ahlaki kısım) anlatılmaktadır. Zaten Epikür’ün felsefesinin ana amacı da mutluluk, hazdır.

Mutlu Olma Sanatı adlı kitabın ilk bölümü olan “Epikür’ün Hayatından Seçmeler” adlı kısımda, ünlü filozofun hayatında yaşananlar ile onun adı kullanılarak yazılan gayriahlaki mektuplardan söz açılıyor. Burada kullanılan kaynakların Diogenes Laertius diye biri olduğunu öğreniyoruz: “Bu seçmeler, Diogenes Laertius’un MS 2. yüzyılda derlenmiş onuncu kitabı, Ünlü filozofların yaşamları ve Öğretileri eserinden alınmıştır. Bu eserin güvenilirliği tartışmalıysa da Epikür’ün hayatının anlatıldığı kısmı, antika çağlarda yaşamış bir filozofun hayatını anlatan ve günümüze ulaşabilen muhtelif eserler içerisindeki en iyi çalışmalardır.” (s.7). Zaten kitabı şeklini veren eser de Diogenes’in yazmış olduğu biyografisine aitti ve “Diogenes bu biyografiye ‘Herodot’a Mektup’, ‘Ptyhocles’e mektup’ ve ‘Menoikyos’a Mektup’ eserlerini ve ahlaki aforizmalar içeren ‘Öncü İlkeler’i eklemiştir. Aksi takdirde bu eserler günümüze kadar gelmiş olmazlardı.” (s.11) bilgisini öğreniyoruz.

Mutlu Olma Sanatı’nın en dikkat çekici kısmı Menoitios’a Mektup adlı kısımdır ki bu kısım yukarıda da belirttiğim gibi Epikür’ün ahlaki felsefesinin temeli hakkında bizlere ipuçları veriyor: “Tek tek söyleyişlerin ve öğretilerin derlediği Öncü İlkeler olarak bilinen eser ile beraber bu mektup, Epikür’ün ahlaki ve iyi bir hayat üzerine düşüncelerini bilmemizi sağlayan temel kaynaktır. Bu kaynakta Epikür, akıcı ancak teknik olmayan bir biçimde şu ana fikirleri sunmaktadır: tanrılara ve ölüme karşı doğru tutum, arzuların gerekli ve doğal olanlar şeklinde sınırlanması, haz ve acı ilkeleri ile zihinsel ve bedensel acıdan özgürlük, mantık ve doğru yargının işlevi, bir hayatta şans, özgürlük ve belirmeleciliğin etkisi.” (s.75). Epikür iyi bir hayat sürmenin sadece insan davranışlarıyla mümkün olamayacağını, görünebilen veya görünemeyen fiziksel maddelerin etkisiyle insanın yaşamının şekillendiğini aforizmalarıyla ve mektuplarıyla anlatır.

Mutlu Olma Sanatı, Diogenes’in biyografisine paralel bir şekilde ilerliyor ve Öncü İlkeleri biz de okuyoruz: son kısma ise “Vatikan Kütüphanesi’nden Aforizmalar” diye bir bölüm daha eklendiğini görüyoruz. “Bu bölüm adını, 1888’ de Vatikan Kütüphanesi’nde keşfedilmiş bir yazmadan almaktadır. Bu ahlaki gözlemlerin çoğu, görüşüne göre Epikür’ün günümüzde kayıp olan eserleri ya da arkadaşlarına yazdığı mektuplardan alınmıştır. Birkaçı ‘Öncü İlkelerdeki’ özdeyişlerin tekrarıdır; bazıları Metrodorus gibi takipçilerinden alınmıştır. Bu külliyat daha gelişigüzel hazırlanmıştır ve ‘Öncü İlkelerden’ daha az tekniktir. (s.101).” Aforizmaların sıralama numaraları farklıydı ve bunun sebebini çözemedim. Bu aforizmalardan beğendiklerimi sizlerle paylaşmak istiyorum:

“Doğanın belirlediği hedeflere göre ölçüldüğünde sefalet bir zenginlik olabilir; zenginlik ise büyük sefalet.” (s.102)

“Başka şeylerden korunmak mümkündür ama söz konusu ölüm olunca, hepimiz hisarsız bir köyün köylüleriyiz.” (s.102)

“Hayattan elini ayağını çekmek için birçok sebebi olan kişi acınasıdır.” (s.102)

“Basmakalıp işlerin ve siyasetin hapishanesinden kendimizi kurtarmalıyız.” (s.103)

Öncü İlkeler hakkında ise “Epikür’ün ahlak, siyaset, bilgi bilim konularındaki çeşitli özdeyişlerinin bir derlemesidir. Bu derleme, öğrenci Epikürcüler için bir çeşit el kitabı işlevindeydi, düşünce sistemindeki tüm ilkelerin kapsamlı bir sunumu değil.” (s.91) bilgisine ulaşıyoruz çevirmenin dipnotu sayesinde ve “Bazı çevirilerde ‘otorite sahibi ilkeler’ ya da ‘yetkili ilkeler’ anlamlarında çevrilmişlerdir.” (s.91) ayrıntısına da vakıf oluyoruz. Bu Öncü İlkelerin arkadaşlık, hayat, ruh, adalet, bilim, haz gibi kavramlar üzerine yazılan kısa bilgiler olduğunu görüyoruz. Ayrıca kitabın son kısmında nedense 8 sayfalık bir not tutabileceğiniz boş sayfalar da bırakıldığını fark ediyoruz: neden bu kadar fazla?

Karl Marx, Isaac Newton ve Thomas Hobbes gibi büyük düşünürlerin hayranlığını kazanan Epikür’ün fikirleri tabii ki tartışmaya açık: fakat kendi adıma Antik dönemin bu ünlü filozofuyla kafa kafaya verip, ona cevap verecek pozisyonda kendimi göremiyorum. Yoksa bence mutluluğun birçok tanımı vardır ve bunlardan biri de “Allah’a imandır.” Ancak İslamiyet’in olmadığı bir dönemde yaşayan filozof ile bu konuları irdelemek, kitap incelemesinde yazılacak cümleler değil. Yine de okuduklarımdan anladığım kadarıyla fikirlerinin birçoğu sadece yaşadığı dönemde değil, günümüzde de tartışılan ve tartışılmaya devam edecek konular. Mutlu Olma Sanatı adlı kitapta okuduğumuz mektuplarda yaşamın amacı, ruhun doğası, varlığın temeli, haz, adalet, atom ve birçok kavram ile karşılaşıyoruz ve bunlar hakkında herkesin farklı farklı düşünceleri muhakkak vardır.

Mutlu Olma Sanatı adlı kitabın arka kapağında belirtildiği gibi özetle “Bu açıdan bakıldığında sıra dışı bir okuma deneyimi vadeden Mutlu Olma Sanatı, Bedenlerimizi ve zihnimizi çevreleyen ‘varlık dünyası’ bize ne söylüyor? sorusuna, endişeden uzak bir cevap arıyor.” diyebiliriz.

Epikür; din, bilim, yaşam, ölüm, mutluluk ve ahlak konularındaki fikirleriyle Antik Akdeniz dünyasını ve Avrupa’nın düşünce yapısını derinden etkilemiştir. Basitçe değerlendirildiğinde “Ye, iç, eğlen…” biçiminde anlaşılabilecek Epikürcü felsefenin salt “ye, iç, eğlen” olmadığını anlatmak için sayfalarca açıklamalar, karşılaştırmalar, aforizmalar bizleri karşılıyor kitapta. Mutlu Olma Sanatı, felsefi açıdan oldukça derin, orijinalini okumadığımdan çeviri konusunda yorum yapmak istemesem de çeviri konusunda da sıkıntı olduğunu düşündüğüm, tam olarak anlatılmak isteneni anlatamayan, içerisindeki cümlelerin okumasının çok akıcı olmadığını söyleyebileceğim bir eser. Kitabın ismine bakarak bunun bir roman ya da bir kişisel gelişim kitabı olduğuna sakın aldanmayın çünkü bu kitap dibine kadar bir felsefe kitabı. İçerisinde oldukça fazla felsefi açıklama ve dipnotlar var.

Ruhu dört maddeyle açıklayan (Ateş, soluk, hava ve bilinmeyen) ve yaratıcının varlığı veya yokluğunu tartışma konusu etmeyen (hatta yaratıcının dünyayla ilgilenmediğini savunan), ölüm korkusu ve diğer korkulardan arınılması gerektiğini söyleyen Epikürcülük temel olarak mutluluğu esas olan bir akım, o konuda hem fikiriz (Hiç olmazsa okuduklarımdan anladığım bu). Öldükten sonra yaşama ve sonsuzluğa inanmayan bu akıma göre mutlu olmanın en önemli yollarından biri ölümü düşünmemektir. Mutlu olmaya yani hazlara ulaşmaya ise bilgiyle mümkün olacağını söylerler. Erdemle gelen bilginin artması sonucu hazzın da artacağına inanırlar. Bu haz bir şeyden keyif almakla, hovardalıkla gelen bir haz değil kesinlikle.

Mutlu Olma Sanatı salt mutluluğu anlatmıyor

Mutlu Olma Sanatı adlı kitapta anlatılanlar aslında M.Ö 341-270 yılları arasında yaşayan Epikür’ün felsefi düşüncesiyle gökcisimlerinin devinimlerini, yaradılışlarını, hava koşullarını tanımlamaya ve okuyucuya aktarmaya çalışan bir eser. İyi bir hayat yaşayıp mutlu olmak için çeşitli yollardan bahsederken döneminde çarpıtılan birçok bilimsel veri ve gözlemleri de yorumlamaya çalışmasını takip ediyoruz. Kendi açısından yorumladığı varlık ve hiçlik kavramlarının içini doldurmaya uğraşır, bunları örnekler vererek takipçilerine kabul ettirmeye çalışır. Felsefi tartışmalardan uzak durmaya çalışsam da bugüne değin tartışılagelmiş birçok konuya yüzyıllar öncesinden cevap veren bir filozofun düşüncelerinin üzerinden geçilmesi okumaya değer. Hah, bir şey anladım mı veya değişiklik oldu mu peki? Maalesef, hayır: çünkü kitabın okuması çok zor, akıcılığı çok kötü, düzenlenişi de çok iyi değil. O yüzden çok beğenmedim diyebilirim.

Mutlu Olma Sanatı, felsefi tartışmaları ve eserleri sevmeyenler için önerilerek bir kitap kesinlikle değil: bunun yanında felsefi tartışmaları bayılarak takip edenlerin de bence akıcılık ve okuma kalitesi açısından olumsuz karşılayacağı bir eser olarak dikkatimi çekti. Sonunu zor getirdim. Tavsiye etmiyorum ama Epikür ve felsefesini çok merak edenler için – zaten filozof hakkında bilinen tek kaynak bu kitapta da yer alan 3 mektup – önemli bir kaynak hüviyeti görebilir. İyi okumalar.

Mutlu Olma Sanatı adlı kitapta altını çizdiğim bazı cümleleri de sizlerle paylaşmak isterim:

“O zaman her kelime özelinde ilk anlama bakmalı araştırmalarımız, cevaplanmamış sorularımız veya inanç konularımızda bir nirengi noktası olabilmesi için tartışma icap ettirmemeliyiz.” (s.22)

“Epikürcü bir sav ‘Eğer tanrılar hakkında düşünebiliyorsam, demek ki var olmalılar’ olabilir. (s.26)

“Öte yandan ruh, var olduğu sürece duyu sahibi olmaya devam eder, vücudun tümüyle veya kısmen yok olmasıyla eşzamanlı olarak her ne kadar fazla parçacığı kaybolsa bile.” (s.33)

“Ruhu, bilinçli olarak tasavvur etmek, eğer bir vücudun parçası değilse ve olağan hareketlerini sürdüğü ortamı, içinde bulunduğu ortam ile aynısı değilse, mümkün değildir.” (s.33)

“Epikür ilahların ‘kutsal’ ve kayıtsız oldukları görünüşünü savunduğundan, doğal olarak özellikle yaratılan gökcisimleri ya da ilahi idare gibi fikirleri reddetmiştir; çünkü bunlar ilahlar tarafından gerçekleştirilen bir etkinlik, bir müdahale içermektedir. Böylelikle onun elinde sadece, gökcisimlerinin, atom toplulukları tarafından mekanik olarak gerçekleştiği görüşü kalmıştır. Bu görüşü benimseyerek hem ilahiyat hem de maddeciliğini ‘saf’ tutabilmiştir.” (s.39)

“Göksel olguları inceleyen Pythocles’e yazılmış bu mektup, Epikür’ün gözde bir öğrencisine hitap etse de mektubun kendisinin Epikür tarafından değil de sonradan gelmiş bir derleyici tarafından yazıldığı (kadim zamanlardan bile) kabul görmektedir.” (s.57)

Yazı gezinmesi

Mobil sürümden çık