Soğuk bir kayaya oturmuş, uzaklara bakarken içini ısıtan akşam güneşi değil de yüreğini kor bir ateş gibi yakan yaralı sevgisiydi. Bacaklarını uzatıp, derin bir nefes aldı; denizin mavi sularının üzerine vuran kızılımsı renge gözlerini kırpmadan bakarken rüyalara dalmıştı. Ya da belki de rüya değildi bunlar. Hepsi gerçek miydi? Yoksa bir yalan mı? Lanet olası olasılıklar! Hangisiydi peki? Elini tutmuş, saçlarım okşamış, akşam güneşinin batışını birlikte izlemiş, yağmur altında ıslanmış, beraber okula gitmişlerdi…
Hepsi bir rüya mıydı?
…