Bilgisizlerden yoruldum adlı yazıyı okurken, aslında ırk olarak ayrımcılıktan daha kötü olanın ideolojik olarak ayrımcılık olduğunu tekrar gördüm. İnsanoğlu bir türlü değişmiyor. Tarih boyunca Irkına, rengine göre ayrımcılık yapılırken günümüzde bu durum yavaş yavaş kendini partizanlık/ideolojik ayrımcılığa bırakıyor. Sevinsek mi üzülsek mi? Bilemedim… Yavuz Bahadıroğlu mahlasıyla yazılar yazan Türk tarihçi ve yazar Niyazi Birinci benim hemşehrim olmakla beraber katıldığı tarih konulu programları da takip ettiğim biri. Bu yazısı gerçekten tam olarak ucu açık olsa da nokta atış tespitlerle dolu. ” Gerçek değer üretemeyen, içinden gerçek kahramanlar, gerçek parıltılar çıkaramayan toplumlar, bol miktarda sahte değerle karton kuklalar üretir. ” sözü de ona aittir; kuklalar medeniyeti diyerek günümüzden dem vururken bir yandan da Osmanlı’ya olan özlemini de dile getirmektedir. Tarihimizi anlatırken ” her yılın payına birkaç cevher insan düşecek kadar zengindi. ” derdi. İşte tarihimizin son dönemlerinde yaşanan ve özellikle islami kesimi anlamayan, anlamak istemeyen, ezen, hor gören, yobaz diyen bir kesime yapılan eleştirilere verdikleri cevaplar üzerinden kurguladığı bilgisizlerden yoruldum yazısı; söylenenleri üstüne alınan, söylenenlerin ucunun dokunduğu her insanın tekrar tekrar okuyup, tekrar tekrar değerlendirmesi gereken bir yazı olarak ön plana çıkıyor bence…
Bir okuyalım, değerlendirelim derim:
BİLGİSİZLERDEN YORULDUM
Şeriat diyorsunuz, karşılığı şöyle geliyor: Ay bunlar dört kadın almak istiyor, elimizi kesecekler, cebren başımızı örtecekler, özel hayatımıza müdahale edecekler, içkiyi yasaklayacaklar!Ne ilgisi var?..
Din diyorsunuz, Ay kalbim çok temiz diye başlıyor, dedem hafızdı diye bitiriyorlar
Beş İslâm şartı ile altı iman şartını doğru dürüst sayabilen mumla aranıyor. Rol icabı lahavle çekemeyen oyuncu, din konusunda ahkâm kesiyor.
Tarih diyorsunuz, Bizim tarihimiz cumhuriyetle başlar diye gevelemeye koyuluyorlar
Öncesi yok! Cumhuriyet tarihine bile doğru düzgün vakıf olan yok! Bir sürü mehdiye, yüceltme sonrasında uzanan elleri kıracağız edebiyatı geliyor
Osmanlı diyorsunuz, bilgisizliklerini kusuyorlar: Padişahların anneleri yabancı Padişahlar kardeşlerini katlettiler Hacca bile gitmediler Haremde zevk u safa sürdüler
Tek tek cevaplandırıyorsunuz, o zaman da başka telden çalmaya başlıyorlar:
Siz Atatürk düşmanısınız, cumhuriyet düşmanısınız, laiklik düşmanısınız!
Ne ilgisi var?..
Ecdat diyorsunuz, Yahu heykelleri yok, sanatları yok, resimleri yok diye sıralıyorlar Ne mezartaşı sanatını biliyorlar, ne ebruyu, ne minyatürü
Namus ve ahlâk konusunu açıyorsunuz, Ahlâk beyindedir, belden aşağıda değil diye tekerliyorlar
Fal diyorsunuz, fala inanma, falsız da kalma diyerek güya ki vecize yumurtluyorlar: İnanılmayan bir şeye nasıl bel bağlanır? suali cevapsız kalıyor.
Demokrasi diyorsunuz, Sayısal üstünlük değil, siyasal üstünlük diye meydan okuyorlar
Kalkınma diyorsunuz, 950 öncesinde her şey yolundaydı, sonradan Demokrat Parti çıktı ve her şeyi mahvetti diyerek gerçeği tersine çeviriyorlar
Gelişme diyorsunuz, ideolojik nutuklar atıyorlar
Aile diyorsunuz, Bir imza ile insanları bağlamak çağ dışılıktır diyerek karşı çıkıyorlar
Gençlik diyorsunuz, imam hatipli olmasın şartını dayatıyorlar
Ben bu bilgisizlikten ve ilgisizlikten bıktım!..
Slogancılıktan gına getirdim!..
Yüzeysellikten yoruldum!..
Tekerleme dinlemekten usandım!
Topyekün gelin, ama biraz bir şeyler öğrendikten sonra gelin
….
En iyisi cahillikle ilgili birkaç özlü sözü alt alta yazmak
Basma cahilin izine, gitme şeytanın sözüne (Ruhsati).
Bilgisiz kimse, savaş davuluna benzer, içi boş olduğu için sesi çok çıkar (Sadi).
Bilgisizlik kolay ve rahat elde edildiği için, çoğunluk bilgisizdir (La Bruyere).
Cahil insan kendi kendinin bile düşmanıdır; başkasına dost olması nasıl beklenir (Sokrates).
Cahil kimsenin yanında kitap gibi sessiz ol (Mevlana).
Cehalet öyle binektir ki, üzerine binen zelil olur, arkadaşlık yapan yolunu kaybeder (Hz.Osman).
Hareket halindeki cehaletten daha korkunç hiçbir güç yoktur (Bernard Shaw).
Öğrenmek pahalıdır, ama cehalet ondan da pahalıdır (Henry Clausen).
Bu kadar.
Kaynak: http://www.habervaktim.com/yazar/56677/bilgisizlerden-yoruldum.html